‘İki devletli çözüm’ neden duyulmaz oldu?
Filistinli yiğitlerin kahramanlığı bir kenara, siyasal hatta askeri kararlarının derinliği ile (Netanyahu hariç) dünyayı hayrette bırakan Hamas yönetiminden de içine düştüğü akıl dışı çılgınlık ile (Biden ve AB liderleri hariç) tüm dünyayı nefret içinde bırakan İsrail yönetiminden de çoktandır “iki devletli çözüm” ifadesini duymuyoruz.
Filistin tarafı için, katliamın ortasında, insani ateşkesten ve çoğu bomba yanığı için ilaç bekleyen 20 bin yaralının tedavisinden başka bir şey düşünmenin mümkün olmaması normal. Vücudu yanık içinde, karanlık hastanenin koridorlarında yerlerde çığlıklar içinde kıvranan on bine yakın bebek ve çocuk için bir an önce Mısır’a kapıların açılması, Türkiye ve başka ülkelerden gelen hastane gemilerinin Gazze’ye yanaşmasını bekleyen yöneticilerin, Siyonistlerin ağzından “barış” kelimesini bile duymak istediklerini sanmıyorum.
Ama devlet yönetimi böyle bir şey: öfkenizi boğazınıza kilitleyip, gözyaşınızı pınarlarına hapsedip, bir adım ötesini düşünmek ve hazırlamak zorundasınız. Nitekim Hamas’ın siyasal kadrosunun başında bulunan İsmail Haniye, örgütün Gazze lideri Yahya Sinvar ve diğer yöneticiler, her saniye yeni bir felakete çözüm bulma ararken, kimi zaman bir Arap ülkesinde, kimi zaman işgal altındaki Filistin topraklarında siyasal çözüm için görüşmeler yapıyorlar. İsrail, Hamas’ı (sadece Hamas’ı değil aslında Filistinlileri) tümden yok etmek için saldırıyor. Bu durumda siyasal görüşme nasıl yapılır ve hangi konular ele alınır, bilinmez.
Ancak İsmail Haniye, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile 17 Ekim’de görüşmesinde, daha sonra başka liderlerle görüşmelerinde Filistin’in hak ve hukukunu savunurken, üstelik Sn. Fidan konuşmasında “İki devletli çözüm” ifadesine vurgulu bir şekilde yer verirken, bu terimi telaffuz etmekten kaçındı. Bu görüşme, İsrail katliamının ilk haftasında yapılmıştı ve amaç en azından Türkiye açısından İsrail’in bütün Filistinlilere topyekûn bir yok etme savaşı açmasını önleme idi. Bu sebeple Hamas siyasal yönetiminin, uluslararası alanda savunulacak bir formül ifade etmesi beklenmeyebilirdi.
Fakat bu terimden kaçınma tutumu, İsrail tarafında ve bütün insanlık değerlerini ayakları altına alarak İsrail’i destekleyen AB ülkelerinde de seziliyor. O kadar ki New York Times’ın Londra büro şefi Mark Landler, geçen hafta, bu sessizliğe işaret ederek, “İki devletli çözüm eskimedi mi?” mealinde sorular soran bir makale yazdı.
Elbette, 8 bin insanı katletmiş, 20 bin kişiyi yanıklar içinde, bombalarla parçalanmış halde mutlak bir ölüme mahkûm etmiş İsrail hakkında 25 gündür her sayısında “7 Ekim saldırısının yeni vahşeti…” diye sayfalar döşenen New York Times, “iki devletli çözümün” yok olması ihtimalinden bile sevinç duyacaktır. Ancak, Filistin topraklarında, İsrail’in yanı sıra, hükümran, bağımsız ve hükumeti olan bir Filistin devletinin kurulmaması halinde, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs, içinde “Arap mahalleri” bulunan, tümüyle işgal edilmiş bir toprak parçası olacaktır.
Filistin halkının geleceği, tek parçalı, yani birbirine ulaşımı olmayan öbekler değil, coğrafi olarak bütünlüğü olan bir ülkede, kendi devleti ve bu devletin uluslararası ilişkileri içinde yaşamasını gerektiriyor.
Filistinli liderlerin uğraştığı sorunların büyüklüğünün farkındayız; ama iki devletli çözüm bu sorunların bir daha yaşanmamasının da garantisidir.